#topraklama nasıl yapılır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#topraklama nasıl yapılır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2025 Salı

Ezber Değil, Anlamaya Dayalı Çalışmak Mümkün mü?

 




— Bilgiyi hayatla buluşturmanın yolları


“Ezberliyorum ama çabucak unutuyorum.”

Bu cümleyi kaç kere kurduk, kim bilir?

Bir sayfayı on kez okursun, sınav günü geldiğinde sanki ilk kez görüyormuş gibi hissedersin.

Peki neden böyle oluyor?


Çünkü bilgiyle tanışıyoruz ama dost olmuyoruz.



Ezber: Bilgiyi Tanımak, Anlama: Bilgiyi Hayata Katmak



Ezberlemek, bir bilgiyi geçici süreliğine hafızaya almak demek. Tıpkı geçici bir misafir gibi: Kapıyı çalar, içeri girer, biraz takılır ve sonra sessizce gider.


Ama bir bilgiyi anlarsan, o artık misafir değil; hayatının bir parçası olur.

Çünkü anlamak, sadece kelimeleri değil, bağlantıyı fark etmektir.

Örneğin, “enflasyon nedir” sorusunun cevabı sadece bir tanım değildir.

Mahalledeki pazar fiyatlarını gözlemlediğinde, o tanım canlı hale gelir.



Bilgiyi Ezberlememek İçin 3 Temel Soru



Her yeni bilgiyle karşılaştığında şu üç soruyu sormayı dene:


  1. Bu bilgi bana ne anlatıyor?
    Tanımı değil, anlamı sorgula.
  2. Nerede karşıma çıkabilir?
    Gerçek hayatta ya da bir başka derste bu bilgiyle nerede yolun kesişebilir?
  3. Bunu biri bana sorsa, nasıl anlatırım?
    Anlatamadığın bilgi, gerçekten öğrenilmiş değildir.



İşte bu üç adım, ezberin duvarlarını yıkıp anlamanın kapılarını açar.



Kendi Yöntemini Keşfet



Herkesin öğrenme şekli farklıdır.

Bazıları yazarak öğrenir, bazıları dinleyerek.

Ama her yolun ortak bir noktası vardır: İç bağlantı kurmak.


Ben mesela YDS kelimelerini ezberleyemediğimde, her kelimeye küçük bir hikâye yazıyorum.

“Revoke” kelimesi (geri almak, iptal etmek) için zihnimde şu sahne var:


Bir kral, bir kararnameyi yırtıp atıyor. Gözünde öfke, dudaklarında tek bir kelime: “I revoke this!”

İşte o sahneyle o kelime artık benden biri oluyor.



Anlamak Zaman İster, Ama Kalıcıdır



Ezber hızlıdır ama geçicidir.

Anlamak ise zaman alır ama kalıcıdır.


Ezber, “yetişmek” içindir.

Anlamak, “yetişmekten öteye geçmek” içindir.


Eğer sadece sınavı geçmek için çalışıyorsan ezber yeterli olabilir.

Ama hayatı anlamak için çalışıyorsan, o zaman bilgiyle kurduğun ilişki de değişmeli.



Son Söz: Bilgiyi Sev



Bilgiyle inatlaşma, onunla dost ol.

Zor gelen bir konunun seni korkutmasına izin verme.

Her bilginin bir hikâyesi, her kavramın bir hayatla bağlantısı var.

Sen sadece onu görmeyi seç.


Ve her öğrenme yolculuğunda kendine bir kez daha sor:


“Ben bunu neden öğreniyorum?”


Çünkü anlamayan unutur.

Ama anlayan, kendine katar.

Zihinsel Olarak Sadeleşmek





— Fazlalıkları bırakmanın iç ferahlatan hikâyesi


Bazen içimde tanımlayamadığım bir yorgunluk oluyor. Ne bedenim yorgun, ne uykusuzum, ama yine de bir ağırlık var üzerimde.

Sanki zihnim kendi içinde trafik sıkışıklığı yaşıyor.

Her düşünce bir korna çalıyor, her plan yeşil ışıkta geçmek istiyor, her “yetişmen lazım” sesi acele ettiriyor.

Ve işte o an fark ediyorum:

Zihnim çok kalabalık.



Görünmeyen Dağınıklık: Zihinsel Karmaşa



Evi toplarken rahatladığını hisseden çok kişi vardır. Ama ya ev topluysa, dağınık olan içimizse?

Zihinsel olarak sadeleşmek, görünmeyen bir odayı düzenlemek gibi. Her şey yerli yerinde gibi görünür ama içerde, yani beynin içinde, binlerce ses konuşuyordur.

Biri geçmişi hatırlatır.

Biri gelecekten korkutur.

Biri yapılacaklar listesiyle üzerine yürür.


Oysa biz bu dünyaya her şeyi aynı anda düşünmek için gelmedik.



Sadeleşmek: Boş Vermek Değil, Seçmek Demek



Zihinsel sadeleşmek demek, “Artık hiçbir şeyi umursamıyorum” demek değil.

Tam tersine, “Artık neyi umursayacağımı ben seçiyorum” demektir.


Bugün sabah kahvemi içerken, elim telefona gitmeden sadece gökyüzüne baktım.

Kulağa çok küçük bir şey gibi geliyor, biliyorum. Ama belki de asıl büyük olanlar, küçüldükçe fark ettiğimiz şeylerdir.


Günde kaç bildirim alıyoruz?

Kaç kez Instagram’a girip çıkıyoruz?

Kaç plan, kaç mesaj, kaç “bunu da unutmamalıyım” diye not düşüyoruz zihnimize?


Bazen durup düşünmek gerek:

Ben bu kadar bilgiyle, düşünceyle, kaygıyla nereye varıyorum?



Zihinsel Sadeleşmenin Küçük Adımları



Sadeleşmek bir gecede olmaz. Ama her gün küçük bir şey bırakarak başlanabilir.


  • Gereksiz düşünceleri yaz:
    Akşam olunca içini kemiren düşünceleri bir deftere dök. Kimi kalır, kimi gider. Ama hepsi sesini keser.
  • Her güne tek niyetle başla:
    Bugün sadece “huzur” için yaşıyorum diyebilmek, seni onlarca görevden korur.
  • Sessiz kalmayı öğren:
    Telefon sessize, zihin huzura geçer.
  • Az kelime, derin anlam:
    Daha az konuş. Daha çok dinle. Daha az “ne olacak” de, daha çok “olursa ne güzel” de.




Sade Bir Zihin, Derin Bir Nefes Gibi



Zihinsel sadeleşmek aslında çok lüks bir şey değil.

Çünkü ihtiyacımız olan şey daha fazla bilgi, daha çok plan, daha büyük hedefler değil.

İhtiyacımız olan şey:

Bir nefeslik sessizlik.

Bir kelimelik huzur.

Ve kendimize açılmış bir pencere.


Bugün kendine şunu sormaya ne dersin?Ve sen, sonunda kendi sesini duyarsın.

“Ben gerçekten neyi düşünmek istiyorum, ve neleri artık sessizce bırakabilirim?”

Belki o zaman, içindeki trafik biraz durur.

Ve sen, sonunda kendi sesini duyarsın.


8 Kasım 2024 Cuma

Sıkılmadan öğrenmenin yolları



Eğlenceli ve kalıcı bilgi edinme taktikleri;



“Öğrenmek sıkıcı olmak zorunda mı?” sorusuyla yazıya giriş yapabilirsin. Birçok insanın bilgi edinirken yaşadığı motivasyon kaybından bahsederek, bunun yaygın bir sorun olduğunu vurgulayabilirsin. Yazıda ise bu döngüden çıkmanın, öğrenmeyi eğlenceli ve sürdürülebilir hale getirmenin yollarını keşfetmeye davet edebilirsin.


1. Oyunlaştırma ile Öğrenmeyi Eğlenceli Hale Getirin

Oyunlaştırma, öğrenmeye oyun elementleri ekleyerek, konuları daha çekici ve akılda kalıcı hale getirmek demektir. Örneğin, mobil uygulamalardan dil öğrenme uygulamaları ya da hafıza kartları (flashcards) kullanarak bir ödüllendirme sistemi oluşturmak, motivasyonu yüksek tutmanın etkili yollarından biri. Böylelikle her başarı, küçük bir “başarı ödülü” ile pekiştirilir.


2. Görselleştirme ve Mind Map (Zihin Haritaları) Kullanın

Özellikle karmaşık konularda görselleştirme çok faydalıdır. Bilgileri mind map, diyagram ya da infografikler şeklinde görselleştirerek, sadece okumak yerine görsel olarak ilişkilendirerek öğrenmek, hatırlamayı kolaylaştırır. Örneğin, tarihsel olayları kronolojik bir zaman çizelgesi üzerinde görmek veya yeni kelimeleri resimlerle ilişkilendirmek güçlü bir öğrenme tekniği olabilir.


3. Soru-Cevap Kartları Hazırlayın

Bilgiyi çağrışımlarla öğrenmek için soru-cevap kartları hazırlayabilirsiniz. Özellikle sınava hazırlık sürecinde olanlar için bu yöntem, kelimeleri veya kavramları hatırlama sürecini hızlandırır. Her bir kavramı kısa notlarla bir karta yazmak ve bu kartları belirli aralıklarla gözden geçirmek, bilgiyi kalıcı hale getirmede etkili bir yoldur.


4. Bilgi Arkadaşları Edinin ve Birlikte Öğrenin

Sosyal öğrenme, bilgiyi eğlenceli ve daha az yorucu hale getirir. Birlikte öğrenme grupları kurmak veya bir arkadaşla belirli bir konuda düzenli olarak bilgi paylaşımı yapmak, öğrenme sürecini daha canlı tutar. Aynı zamanda birbirinize sorular sormak ve konuları farklı bakış açılarından değerlendirmek, bilgiyi içselleştirmede katkı sağlar.


5. Kısa Öğrenme Seanslarıyla Bilgiyi Günlük Rutininize Ekleyin

Gün boyunca küçük bilgi molaları vermek hem zihni dinç tutar hem de bilgiyi daha sindirilebilir hale getirir. Örneğin, sabah kahvenizi içerken yeni bir şey okumak veya öğle arasında kısa bir belgesel izlemek gibi küçük aktivitelerle günlük hayatınıza bilgi katabilirsiniz. Böylece, öğrenmek bir “zorunluluk” olmaktan çıkar, hayatın doğal bir parçası haline gelir.


Sonuç:

Öğrenmenin sıkıcı olması gerekmiyor. Doğru teknikler ve küçük yaratıcı dokunuşlarla bilgi biriktirmek hem daha keyifli hem de etkili hale gelebilir. Bu yöntemler arasından size en uygun olanı seçip, günlük hayatınıza entegre etmeye çalışarak bilgiyi daha kalıcı bir hale getirebilirsiniz.


23 Kasım 2021 Salı

Durusezi



Durusezi, “berrak his'tir ve empatlık ta denir. Durusezerler, hayatlarını materyallerden çok, neyin nasıl “hissettirdiğine” göre yaşarlar. Durusezer insanın kalbi hassastır. Başkalarının duygularını kendilerinin sanatlar bazen  ve bu onlara zaman zaman ağır gelir. Aşırı hassasiyetleri olabilir, herkesin, arkadaşların ve aile içindekilerin sorumluluklarını bazen üstlerine alırlar. 


Bu yüzden çok kişi bu armağanı bir yük olarak görür ama   armağanlarını doğru şekilde kullandıklarında bu Durugörüden de büyük bir güçtür. 


Durusezi,  insanın duygusal katmanlarını ve  bedensel rahatsızlıkları, kalp çakramız ve hislerimizle  hissedebildiğimiz anlamına gelir. güçlü bir his ya da duygu oluşur. Bu, bir insanın kalp kırıklığına sempati duymaktan öte dir. Bazen bir insanın çevresinde olduğunda mutlu, üzgün, kızgın, rahat, acı dolu olabilirsin, çünkü onun duygularını ve acılarını hissediyorsundur. 

  Başın ağrır ve onların da  başının ağrıdığını öğrenebilirsin. Ya da birisini düşündüğünde sebepsiz hüzünlenirsin  çünkü o sırada o da üzgündür. Durusezerler, bir insanın hislerini ve fiziksel rahatsızlıklarını çok rahat bir şekilde hissederler – hatta dışından mutlu görünen insanın bile içindeki mutsuzluğu görebilirler.


Gelişmemiş ise:


Gelişmemiş bir Durusezerin hisleri

İyi hissediyorken, bir insanla konuşurken durduk yere berbat hissedebilirsin, çünkü o an o kişinin hissettiği şey odur.

Negatif bir insanın çevresinde veya kalabalık bir ortamda bulunduktan sonra enerjin tükenebilir. (Bu onların enerjilerine hassas oluşundan ve farketmeden kendindeki şifa enerjisini onlara aktarmış olmandan kaynaklanır.)

Fiziksel rahatsızlığı olan birini düşündüğünde ya da gördüğünde,  grip olan veya başı ağrıyan bir kişi gördüğünde, durusezer gücün  -sen hasta olmasan da- aynı baş ağrısını sana hissettirir. 

Gelişmemiş olanlar başkalarının duygularını kendilerine almaya meyillidir. Bu onların duygularında baskı oluşturur. İnsanların yüklerini yanlışlıkla yüklenirler, bunu kontrol edemezlerse hayatları boyunca sıkıntıya girerler. İçsel şifa çalışmaları bol bol yapmaları gerekir. Gücü eline almak için çeşitli çalışmalar çok büyük önem arz eder. 

Gelişmiş ise: 


Gelişmiş durusezerler çoğu zaman Şifacılardır.


Durusezginler,  rüyalarında ruhsal mesajlar almaya yatkındırlar ve bilinçli rüya konusunda gelişmişlerdir.


Bir durusezerin gelişebilmesi için üç temel şey:


Kendini başkalarının yükünü yüklenmekten nasıl koruyacağını öğren.(Sadece niyetle veya kendine yakın bulduğun, başka spiritüel tekniklerle de yapabilirsin)

topladığın enerjileri nasıl salacağını öğren.

Başkalarının negatif enerjilerini kendinin sanmak yerine başkasının olduğunu fark et.

Bu Allah vergisi armağanın işleyişi, fiziksel olarak bir insana ait düşünceleri ya da ruhtan gelen bir mesajı alman ve bunu hemen duygu ve hislere dönüştürmenledir Durugörürler bu şeyi görüntüye çevirenlerdir; Duruişitirler bunu seslere çevirenlerdir; Durubilirler ise bunu bilişe dönüştürenlerdir.


Durusezi demek, bir Ruhu veya Meleği görmekten çok hissetmek demektir. Bu enerjilerin eril mi yoksa dişil mi olduklarını da sezebilir ve göremesen  nasıl göründüklerini hissedebilirsin. Yani siyah saçlarının, yeşil gözlerinin olduğunu sezebilirsin. Ve bu hisler tam manasıyla doğrudur. Hislerine güven. Bu  kabiliyet düzgün geliştirildiğinde, çok güçlü bir Şifacı ortaya çıkar. 


Unutmamamız gereken şey, empatlığın bir yük, bir lanet olmadığı; bir hediye olduğudur. kimliğinin bir parçasıdır ve bu hediye çok kişiye yardım etmeni sağlar.

Bunları yaparken karşılaştığımız en büyük sıkıntı, o duygunun kendimize ait olduğunu sanmamız, kendi duygularımızla karıştırmamızdır. 

başkasının enerjisini aldığımızın farkında olup, nasıl almayacağımızı anlayamamamızdır. Bu sebeple de, Durusezerler bu kabiliyeti yük sanır. – eğer yük olduğuna inanırsanız, gerçekten yük olacaktır. Kendinizi başkalarının enerjisinden koruyamayacağınıza inanırsanız, koruyamayacaksınız. Ama bunun hediye ve güç olduğunu, güvende olduğunuzu bilirseniz  öyle olacaksınız.

Şimdi herkes kendini farketsin. :)