#tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2025 Pazartesi

Dünyayı Saran Sis Bulutları: Doğal mı, Yapay mı?




Son zamanlarda sosyal medyada ve haber platformlarında “dünyayı saran sis bulutu” üzerine ilginç videolar ve söylentilerle karşılaşıyoruz. Görüntülerde sanki bir toz bulutu gibi havada asılı duran ince partiküller, bazı bölgelerde nefes almayı zorlaştırıyor. Bu durum ister istemez insanları düşündürüyor: Acaba bu sis bulutu doğal mı, yoksa yapay bir müdahalenin sonucu mu?


Ben de bu konuyu araştırırken, kendi yaşadığım küçük bir tecrübe aklıma geldi. Bugün hafif bir öksürük ve biraz da nefes darlığı yaşadım. O an aklıma, soluduğumuz havanın kalitesini ve bunun sağlığımız üzerindeki etkilerini daha ciddiyetle düşünmemiz gerektiği geldi. Çünkü bu tip semptomlar, havadaki zararlı maddelere maruz kaldığımızı gösteriyor olabilir.


Yapay mı, Doğal mı?


Sis bulutlarının yapısına dair farklı teoriler var. Bazıları bunun doğal olaylardan, örneğin orman yangınlarından veya hava koşullarından kaynaklandığını söylüyor. Ama diğer bir grup, bu sis bulutlarının yapay müdahalelerin bir sonucu olabileceğini öne sürüyor. Kimyasal madde yayılımı, hava kirliliği veya “geoengineering” (iklim mühendisliği) teorileri bu tartışmalarda sıkça karşımıza çıkıyor.


Gördüğümüz videolarda bu sisler bazen gerçekten tuhaf bir şekilde toz bulutuna benziyor. Eğer bu durum hava kirliliği veya kimyasal madde salınımından kaynaklanıyorsa, soluduğumuz havanın sağlığımıza ciddi etkileri olabilir. Öksürük, nefes darlığı veya akciğerlerde rahatsızlık hissi gibi belirtileri ciddiye almak önemli.



Akciğerlerimizi Temiz Tutmak Mümkün mü?


Eğer hava kirliliği gibi durumlarla karşı karşıyaysak, akciğerlerimizi korumak ve temizlemek için bazı yöntemler deneyebiliriz:

1. Buhar Terapisi: Sıcak suyun buharını soluyarak akciğerlerde biriken mukusu yumuşatabilirsiniz. Bu, nefes almayı kolaylaştırabilir.

2. Antioksidan Zengini Beslenme: Brokoli, ıspanak ve zencefil gibi antioksidan deposu besinler akciğerlerimizi güçlendirebilir.

3. Bol Su Tüketimi: Su, toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Günde en az 2 litre su içmek önemli.

4. Hava Temizleyici Kullanın: Evde veya ofiste hava temizleyiciler kullanarak iç mekan havasını daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.

5. Egzersiz: Hafif yürüyüşler ve nefes egzersizleri akciğer kapasitenizi artırabilir. Özellikle diyafram nefesi, akciğerlerinizi güçlendirir.


Kendimizi ve Çevremizi Koruyalım


Havanın bu kadar kirli olduğu dönemlerde, maske kullanmak ve dışarıda geçirilen zamanı sınırlandırmak da önemli. Ayrıca, çevre bilinci geliştirip hava kirliliğine sebep olan davranışları azaltmaya katkı sağlayabiliriz.


Bugün yaşadığım ufak tefek öksürük ve nefes darlığı bile aslında çok şey hatırlatıyor: Soluduğumuz havaya dikkat etmek zorundayız. Havanın kalitesini bireysel olarak her zaman kontrol edemeyebiliriz, ama akciğerlerimize iyi bakmak bizim elimizde.


Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce bu sis bulutları yapay mı, yoksa doğanın bir oyunu mu? Fikirlerinizi duymak isterim!

9 Aralık 2021 Perşembe

Çocuklar Tehlikede


                        
Dünya'ya gelmiş bir bebeğin zihinsel gelişimi hızla hayata adabte olabilmek için 7 yaşına kadar devam eder. 7 yaşına kadar zeka ne kadar gelişirse o kadar önemlidir. Bundan sonra gelişen zeka değil artık beyindeki nöronlardır. 
Nöronlar birbirine bağlandıkça beyin fonksiyonları işlevsel faaliyetlerinde bağlandığı ölçüde pratikleşir. Faaliyetler azaldıkça onlar da birbirinden kopar ve beyin tembelleşir. Nöronlar daima artar veya azalırlar. Bu sizin zihinsel aktivitelerinize bağlıdır. Ama belli bir yaştan sonra bu sizi zeki yapmaz. Zeka dediğim gibi çocuklukta bir kısmı genetik kodlar ile gelen bir kısmı da zihnin çalıştırılması, doğru öğrenme, beslenme ve aktif olma ile gelen bir kavrama yeteneğidir.

Günümüzde insanlık gelişen teknoloji ile beraber daha çok düşünme yetisi daha çok zihinsel faaliyetler gerektiren işlerle uğraştığı için yakın geçmişimize göre daha zeki sayılıyor. Oysa ki bu zekayı epifiz bezi de desteklemektedir. Zaman ilerledikçe epifiz bezi gittikçe küçülmekte ve kireçlenmektedir. Gerçek olan şu ki aslında tarihe bakıldığında insanlar daha kıvrak zekaya sahipmiş. Halen anlayamadığımız çeşitli meseleler var. Mısır piramitleri yapılışı itibari ile önemli ölçüde matematiksel bilgi ve zeka gerektiren mimari bir yapı. Mimar Sinanın eserleri de şu an ki basit yapılardan çok daha gelişmiş teknoloji gerektiren eserler arasında. Gene bir çok icat ve buluş o zamanlardan gelmekte ve şuan sadece üzerlerine ekleme yaparak ilerlemekteyiz.
 
Benim anlatmak istediğim asıl mesele şu ki çocuklarımızı televizyon, tablet ve telefonlardan uzak tutmalıyız. Farkına varıyorsak eğer 2 saat boyunca kesintisiz  tv karşısında vakit geçirdiğimizde beynimiz uyuşmuş gibi hissediyoruz. ayağa kalktığımızda kendimize gelmek için bir kaç saniye duraksıyoruz. Bunun sebeblerinden biri 2 saat boyunca beynin boş bir şekilde kendini çalışmaktan uzak tutması ve nöronların birbirlerinden kopması. Sürekli tv izleyen insanlar kendini ifade etmekte güçlük çeker. Duygularını mimiklerini kullanamaz hale gelir. adeta robotlaşır. 

Çocuklar da aynı bu şekilde belli bir zamana kadar korunmazlarsa sürekli ekran karşısında tepkisiz olarak birşeyler izlerlerse gelişim yavaş olur  konuşma güçlüğü çeker ve otistik olma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar.
Yemek yesin diye açılan tabletler ayrı bir sıkıntıdır ki bununla ilgili bir uygulama yazısı da yazacağım. Çocuk tablet ile yemek yedikten sonra şuna emin olun ki ne yediğini bile bilmiyor olacaktır. Yemeklerin tadını ayırt edemez hale gelecektir.
 Bu bizde de olmuyor mu ? Tv izlerken yemek yiyoruz ve bakıyoruz ki yemek bitmiş ne tadını alabilmişiz ne de  geçen zamanın farkına varabilmişiz. Farkındalık adına birer katliam yapmışız. 
Subliminal mesajlar ile dolu olan teknoljik ekranlar aynı zamanda bilinçaltını olumsuz etkileyip ilerde normal olmayan bazı durumları kişinin normal görmesine sebeb olacaktır.

Aslında şimdilerde zamanın çabuk geçmesinden şikayetçi olmamızın sebebi bu. Vaktimizi ekranlara bakarak öldürüyoruz. Zamanın göreceli olduğunu biliyorsunuz. Boş beklenen 2 saat ile uğraşla geçen 2 saat arasında çok zaman farkı vardır. Herneyse çocuklar için önümüzdeki çağ zihinsel savaşların yoğun olduğu ve çocukların da güçlü silahlar ile donanmaları gereken dönemdir. Onların hayata 1-0 yenik başlamamaları için onlarla ilgilenelim ve onların zihin yoracakları oyuncaklar ile oynamasına özen gösterelim. 




17 Kasım 2021 Çarşamba

Yün neden önemlidir ?



Yün neden önemlidir? 

Bundan çok uzak değil belki 15 - 20 sene önce herşey daha güzeldi. Sağlık açısından daha doğal ürünleri kullanıyorduk. Yaşamsal ürünlere fesadın yayılmaya başladığı ama bütünüyle sızmadığı zamanlardı. 
   Küresel güçler insanları daha kolay yönetmek , insanları kendilerine bağımlı hale getirmek için akla hayale gelmeyecek yöntemler ile bizleri vurmaktalar ve bu faaliyetlerine de ısrarla devam etmektedirler. Bilirsiniz süt tozu yardımlarıyla iyilik yaptıklarını bizlere inandırmışlardı da siz sütle uğraşmayın biz süt tozlarınızı size bedava göndeririz demişlerdi. Hatta internette bir fotoğraf var ilkokullarda öğrenciler sıraya giriyor herkese süt tozu suyu içiriliyor. Sonra neler oluyor?  çocuk felci , tam da aşısı yeni üretilmişken.. Ne büyük şans.. iyi denk geldi..
   Her neyse konumuz aslında bu değil. konumuz Yün neden önemlidir?
İşte o zamanlardan bu zamanlara gelirken, kullanımı seyrekleşen kültürümüzde önemli bir yeri olan yünün faydalarından bahsedeceğim.
  • Radyasyonu ve radyo frekans sinyallerini emiyor zararını minimize ediyor.
  • Uyku esnasında dinlendirme özelliği ve rahat uyumamızı sağlama özelliği var
  • Hele ki ısıyı dengeleme özelliği, kışın sıcak tutan yazın da serin tutan..
  • Yazın yorganla yatanlar yün yorgan kullanabilir. 
  • Alerji konusunda masumdur.
  • Terletme yapmaz 
  • Ağrıyı azaltıcı etkisi vardır.
  • haşereler yünden çok fazla hoşlanmaz. 
  • mikrop tutmaz.


Yakın ve uzak tarihimizde bu faydalarını belki biliyor veya bilmiyorduk ama kullanımı konusunda çok hassastık. 
kazak,çorap,içlik,keçe,yorgan,yastık,halı gibi ve daha aklıma gelmeyen bir sürü ürünle hayatımıza girmiş dünyanın en sağlıklı tekstil ürünüdür yün.
Sağlığımıza zarar verip vermeyeceği umursanmadan yünü bizlerden uzaklaştırıp bize hiç bir faydası olmayan aksine zararı olan sentetik ürünleri dayadılar. Hele yeni doğmuş bebekler için daha zararlı olan sentetik eşyalar.
Yün neden önemlidir? Çünkü şu sıraladığım sentetiğin zararları yünde olmadığı için;
  • İçinde rayon, polyester,asetat,naylon maddeleri  var. Bunlar sentetiği oluşturan maddeler.
  • polyester en tehlikeli olandır çünkü petrol ürünüdür.
  • kısırlık,
  • düşük,
  • enfeksiyonlar,
  • davranış bozuklukları 
  • kanser gibi daha bir çok hastalığa sebeb olmaktadır.


Yün neden önemlidir? işte bu yüzden. Artık gözümüzü açalım bu tuzaklara düşmeyelim. doğallıktan uzaklaştıkça hayatımız şeytani düşünceli insanların istediği yöne kaymaya başlıyor. Her şeyin başı sağlık deriz ya bu lafta olmasın. Modaya uyacağız diye, çeşit çeşit kıyafetler giyeceğiz diye belki ucuz olsun çok olsun düşüncesiyle alacağınız kıyafetler sağlığımız tehdit etmesin.
sağlıklı günler dilerim.

31 Ekim 2021 Pazar

Tarihi yapılar

 


Şu tarihi yapılar ülkemizde sayısız adetten sadece ikisi..
Nasıl özen ve itinayla inşa edilmiş.Günümüzde artık böyle özenle yapılan yapılar kalmadı. İnsanların zihninde bilincinde artık para yer etti. Ticari düşüncelerle yapılan yapılar estetikten uzak üst üste alelade insanları yerleştirelim paralarını alalım zihniyetiyle  yapıldığından artık boş yer bile kalmadı şehir merkezlerinde. Bölgesine göre kerpiç, ahşap , doğal taş evler insanın ruhsal ve bedensel sağlığını korumasına yetiyordu. şimdi bu betondan yapılan ve duvarlarında da sentetik plastik boyalar ile 
hava almayan binalar içerisinde herkes hasta olmuş durumda artık. Hasta olmuş derken teşhisi konulmuş hastalık değil , zayıf bedenler hassas ruhlar hastalığa yatkın bağışıklığı düşük nesiller olduk. 
   Mutluluğu huzuru mumla arar olduk. Küçüklüğünü köylerde geçirenlerr hatırlar mı ne kadar mutluydular? ahşap merdivenlerin gıcırtısı ile bahçeye koşan çocuklarken şimdi yan komşunun kim olduğunu bilmeyen nesiller olduk.
      Şimdiki camiler  ile tarihi camiler için ne düşünüyorsunuz peki ?
arada nasıl bir fark var ? hisleri kuvvetli olanlar farkediyor mu tarihi camilerdeki atmosferi ? içinde öyle bir huzur var ki kokusuna dahi sinmiş. Ne de olsa bu camileri yapan ecdadımız abdestli ve her taşını her kerpicini her tuğlasını besmele ile koymuş özenerek aşk ile yapmış. Şimdilerde ''sözüm meclisten dışarı'' bazı ustalar bırak abdesti, ağzında sigara ile işim bitsin de bir an önce gideyim edasıyla yaptığından ve camiyi yaptıran ''bazı'' hayırseverler de ben yaptırdım duysun millet duygusuyla yaptırdığından camiye girdiğinizde Tarihi camideki hissi alamıyorsunuz. 
Eskilerin restore edilişlerinden hiç bahsetmek istemiyorum.
    Velhasıl nerede bir tarihi yapı görüyorsak gezelim inceleyelim hissedelim. ruh gözüyle bakalım burada kim bilir kimler yaşamıştır kim bilir kimler gelmiş geçmiştir odaklanalım ,  önceki yazımda ufakça bahsettiğim psikometri yapmaya çalışalım . Yani bir eşyaya dokunarak geçmişini hissetmeye çalışalım. ne kadar denersek o kadar başarılı oluruz.Ondan ziyade huzuru hissedelim bütün bunların hem fiziken hem de ruhen faydası vardır. Vücuttaki seratonin melonun hormonlarını harekete geçirir ve mutlu hissederiz.Ne kadar tarih o kadar huzur...

26 Ekim 2021 Salı

bakır ne işe yarar?

 



farkettiniz mi? şu desenleri.. şu estetiği.. işte bu bizim ecdadımızdan kalan bir zanaat hem de sanat.. bu görsel bizim geçmişimizin ne kadar özgün ne kadar naif ne kadar hassas olduğunu gösteriyor. Türklerin barbar olarak nitelendirilmesini ne kadar aşağı bir düşünce ne kadar karalayıcı bir düşünce olduğunu hepimiz biliyoruz görüyoruz duyuyoruz.
Bizi tarihimizden koparmak için ellerinden geleni yaptılar. eserlerimizi kalıntılarımızı alıp götürdüler bu ülkeden. bizim sanki geçmişi olmayan kendileri gibi olmamızı istediler uğraştılar. biz birbirimize tutunmadıkça da başarılı oluyorlar. asıl konu bu değil burada anlatmak istediğim sağlık..
bizler neden bu kadar uzaklaştık? Eski toprak dediğimiz dedelerimiz ninelerimiz yiyeceklerini içeceklerini nasıl nasıl tüketirlermiş nelerde saklarlarmış hiç sordunuz mu? 
tahta şimşir kaşıklar , toprak kaplar testiler, bakır taslar kaplar...
Şuanda yanımızda plastik pet şişe gezdiriyoruz. plastik bardaklar kullanıyoruz. kanserojen maddeler içeren cisimlerden sürekli beslendikçe hasta olmamak şans adeta.
ben evde yazın toprak testi kullanıyorum ve baş ucumda  duruyor ilk başlarda hafiften toprak koksa da uzun süreli kullanımda koku yok oluyor.
toprak kabın özelliğini başka bir yazıda anlatacağım ama kısaca söylemek gerekirse hem soğuk tutuyor hem de suyun elektriğini alıp pozitif enerji dolmasını sağlıyor.
aynı bunun gibi de bakır kaplar çok önemli özellikle radyasyondan korunmak ve zararlı etkilerini minimize etmek için kullanmak gerekiyor. 
onun için 8 saat önceden suyu böyle bir bakır kapta bekletip suyu içmeye başlayın ve su eksildikçe ekleyin.bir süre sonra göreceksiniz ki yorgunluklarınız azalacak.damarlarınıza ulaşan oksijen  artacak ve kanın vücutta dolaşımı rahatladığı için hasta olan bölgeler daha hızlı iyileşecek , iyi olan bölgeler daha sağlıklı kalacak. suyun lezzeti de daha güzel hissedilecek.vucudun ihtiyacı olan elementleri de karşılamış olacaksınız.

bizi yavaş yavaş öldürüyorlar mikroplar olsun plastiğin içinde barındırdığı organizmalar olsun her yönden savaş açılmış durumda. hele ki radyasyon bizi öyle bir vuruyor ki akşam eve geldiğimizde tv karşısında telefon elimizde yatmaya kadar kopamıyoruz bunlardan ve yorgunluk biziz hiç bırakmıyor. yünün faydalarını da okumuşsunuzdur. onu da anlatacağım .

Hava almayan beton binalar içerisinde radyasyon ile başbaşa kalmışız Allah yardımcımız olsun.  Eskiden kerpiç, ahşap ve doğal taş evler vardı nefes alan serin kalan negatif enerjiyi emen.. şimdi yerden onlarca metre yüksekte beton içerisinde hapsolmuş gibiyiz.

Konu sürekli kayıyor kusura bakmayın. bakır kaplar kullanın biraz pahalı olabilir bir bakır sürahi ile başlayın nerden başlarsak kardır.

 

 <script async src="https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-8675713388208611"
     crossorigin="anonymous"></script>