Dünya hızla dönüyor. Uzaklar yakın oluyor, ama kalpler birbirine ne kadar yakın, işte orası meçhul. Günümüzde her şey elimizin altında: iletişim uygulamaları, uçak biletleri, haritalar… Ama bir kapı var ki, pas geçiliyor: sıla-i rahim, yani akraba bağlarını gözetmek.
Bu kelime yalnızca bir ziyaret anlamına gelmez. Sıla-i rahim, kalbin bir davetidir. Hangi akrabanın kapısı çalınmadıysa, orada bir eksiklik vardır. Bu, sadece karşı tarafın değil, bizim de eksiğimizdir. Zira sıla-i rahim, sadece onlara değil, önce bize iyi gelir. Bazen bir amcanın suskun bakışında, bazen bir teyzenin sarılışında yıllardır aradığımız parçayı buluruz.
Peygamber Efendimiz (sav), “Sıla-i rahim yapanın rızkı artar, ömrü bereketlenir” buyurur. Düşün: Bir akrabanı araman ya da ziyaret etmen, görünmeyen bir bereket kapısını aralıyor. Bu ilahi sistemde, gönül bağları sadece duygusal değil, aynı zamanda kaderimizi şekillendiren ipliklerdir.
Dünya küreselleşirken, insanlar bireyselleşiyor. Kimse kimseye yük olmak istemiyor; ama bu cümle aynı zamanda şunu da getiriyor: kimse kimsenin yükünü taşımıyor artık. Oysa sıla-i rahim, başkasının yükünü az da olsa paylaşma cesaretidir. Hal hatır sormak, sessizce bir kalbe dokunmaktır.
Ve bazen, sırf bu yüzden, bir nesil kurtulur. Belki çocuklarımıza vereceğimiz en büyük miras, birbirine bağlı bir aile halkasıdır. Teknoloji ilerleyebilir, ama yüz yüze yapılan bir ziyaretin yerini hiçbir bildirim sesi tutmaz.
Unutma: Akrabalar mükemmel insanlar olmayabilir. Belki anlaşmazlıklar, eski kırgınlıklar vardır. Ama işte tam da bu yüzden, sıla-i rahim bir ibadettir. Nefse rağmen yapılan bir bağ kurma çabası… Bu çağda kolay değil, ama bu çağda belki de en çok buna ihtiyaç var.
Kapanışta küçük bir teklif: Bugün bir akrabanı ara. Sebepsiz, bahanesiz. Sadece bir “Nasılsın?” için. Belki o ses, beklenenden daha fazlasını iyileştirir. Belki bir kapı açılır. Ve o kapıdan geçerken, kalbin de eve döner.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder