Birbirine bağlı milyonlarca insan. Her an online, her an paylaşımda. Ama aynı zamanda, tarih boyunca hiç olmadığımız kadar yalnızız. Peki bu nasıl mümkün oldu?
Yeni dünya düzeninde yalnızlık, artık sadece bir sosyal durum değil; dijital bir gerçeklik. Dünya Sağlık Örgütü, 2024 sonunda yalnızlığı küresel bir salgın olarak ilan etti. Hatta bazı ülkelerde “Yalnızlık Bakanlıkları” kuruldu. Bu veri bile bize şunu söylüyor: Sosyal medyada görünür olmak, gerçekten “görülüyor” olmakla aynı şey değil.
Instagram’da filtreli hayatlar, Twitter’da sert fikir çatışmaları, TikTok’ta anlık kahkahalar… Ama gece olduğunda birçok kişi ekranını kapatıp derin bir sessizliğe gömülüyor. O sessizlik, ruhun “ben buradayım” diye fısıldadığı bir alan hâline geliyor.
Dijitalde var olma çabamız, fiziksel dünyada kayboluşumuza mı dönüşüyor?
Yalnızlığın artık utanç verici bir durum olmadığı, aksine evrensel bir ihtiyaç çığlığı olduğu bir çağdayız. Biriyle konuşmadan günler geçiren, “görüldü” alıp cevap alamayan, topluluk içinde bile dışarıda hisseden milyonlar var.
Ama umut da var.
Yeni şehirlerde kurulan dostluklar, ortak ilgi alanlarında bir araya gelen insanlar, terapiye giden ve iç dünyasına yönelen bireyler… Bunlar gösteriyor ki, insan kalabalıklar içinde kaybolsa da kendi içindeki sesi tekrar bulabilir.
Ve belki de artık en büyük “bağlantı”, kendimizle kuracağımız dürüst ve derin bir bağdır.
Okuyana Soru:
Senin bağlantı ihtiyacın dijitalde mi, gerçek bir göz temasında mı saklı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder