Öğretmenler Günü Kutlu Olsun: Hayatın Dersleriyle Sınandık, Mezun Olduk!
Öncelikle bütün öğretmenlerimin öğretmenler gününü kutluyorum.
Öğretmenler Günü denince akla hep tahtada tebeşir tozu kokusu, sessiz bir “öğretmenim” deyiş ve bir demet karanfil gelir. Ama kim demiş ki öğretmenler sadece sınıfta olur? Hayat, hepimizin üzerinde diplomamız bile olmayan bir okula çevrildi! Bugün resmi öğretmenlerimize çiçeklerimizi sunarken, hayatta bize “özel ders” veren sahte dostları, güvenilmez insanları ve kimin aklınıza geliyorsa o mükemmel(!) karakterleri de anmadan geçemem. Çünkü bazıları gerçekten “hocamız” oldu.
1. Dostluk: Sıcak Bir Çay Gibi mi, Yoksa Sıcak Bir KAZIK mı?
Bazı dostlar vardır, onlardan dostluğu öğrenirsiniz. Sizi dinler, destekler, her zorluğunuzda yanınızdadır. Bir de diğer grup var: “Ben senin iyiliğin için söylüyorum” diyerek arkanızdan konuşan, sizi size kötülüyormuş gibi yaparak herkese yayan ustalar… Ah, onları unutabilir miyiz?
Bir zamanlar dost dediğimiz insanlardan öğrendiğimiz en büyük ders şu: Güven, kıymetli bir mücevher. O yüzden herkese takmayacaksın! Ve o "kardeşim" dediğin kişi mi? Meğer o kanca olacakmış, sırtına bir güzel asılacakmış.
2. Güven: Kırılgan Cam ya da Bir Bumerang?
Güvenmek mi? Ah, canım, ne safmışız… Hayatın ilk dersini aldık: Kimseye güvenme! Birileri, “Güven bana, bu iş tamam” derken meğer kendi işini tamamlarmış. “Ben hallederim” diyeni gördüğümüzde artık refleks olarak kaşlarımız kalkıyor.
Ama yine de teşekkür ederiz. Onlardan güvenmemeyi öğrendik, kazıklanmayı sonlandırdık, hatta kazık yemekte doktora yaptık! Şimdi sahtekârlığı kilometre öteden kokluyoruz. Bu da hayatın bize verdiği ücretsiz bir sertifika!
3. Değer Vermek: Karşılıksız Bir Yatırım
Birine değer verdiğimizde, onun da bize değer vereceğini düşünmek… İşte bu, en tatlı yanılsamalardan biri. Meğer bazıları için biz, sadece kullan-at mendilmişiz. Sırt çevirdiklerinde şaşırmamayı da öğrendik.
“Benim için çok özelsin” deyip, üç gün sonra sizi unutanları görünce artık üzülmüyoruz. Ne demişler? Değer vermek iyidir ama gereksiz kişilere değil.
4. Sahtekârlık: Ustalığın Yeni Seviyesi
Hayatta asıl “ustalık sınıfı” sahtekârlık bölümünde başlıyor. “Samimiyet” maskesi takmış sahtekârlar, en güzel öğretmenlerimiz oldu. Size el verip ayağınızdan çeken mi dersiniz, sizin başarınızı sahiplenip “bizim ekip çalışmasıydı” diyen mi? Hayat boyu “sahtekârlık dedektörü”müzü geliştirdik.
Bu öğretmenler (!) bize şunu öğretti: İnsanları oldukları gibi değil, olduklarını iddia ettikleri şeyin altında kim olduklarını gör. Şimdi teşekkür ediyoruz, çünkü onların dersleriyle daha kurnaz, daha akıllı ve daha az safız.
5. Hayatın Şakası: Gülerken Ağlatır
Bütün bu kazıklar, hayal kırıklıkları ve dersler, hayatın bize yaptığı küçük şakalar gibi. Ama şunu unutmayalım: Komik tarafına bakmazsan delirirsin. Bugün sahtekâr dostları, sırtımızı döndüklerimizi ve hâlâ arada bize samimiyetsizce “nasılsın” diye mesaj atanları tebessümle anıyoruz.
Belki bir çiçek hak etmiyorlar ama bir alkışa ne dersiniz? Çünkü onlar olmasa, bu kadar güçlü ve zeki olamazdık.
Herkes Öğretmen Ama Bazıları Başka Türlü…
Bugün gerçek öğretmenlerimizin yanında, hayatımıza sahte yollarla “katkıda” bulunanlara da minnetimizi sunalım. Çünkü onlar sayesinde sahte dostluğun kokusunu, sahtekârlığın rengini ve güvenilmezliğin sesini tanımayı öğrendik.
Öğretmenler Günü kutlu olsun! Sınıfta olsun ya da hayatın tam ortasında, hepimizi eğiten tüm öğretmenlere (ve kazık atanlara) sevgilerle…
🤗🤗👍
YanıtlaSil